Çıkış etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çıkış etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Kasım 2017 Çarşamba

Al-i İmran s. 23-25. Ayetleri: Cehennem'den Çıkış Olduğuna Dair İddianın Yanlışlığı

Kur'an, Medine'de inen ayetlerinin bir çoğunda, Kitap Ehli olarak tanımlanan Yahudi ve Hristiyanların inançlarını eleştirmekte, bunların yanlışlığına vurgu yaparak doğruyu ortaya koymaktadır. Ne gariptir ki Kur'an'ın eleştirdiği bu inançların bazıları ise, biz Müslümanlar tarafından sahiplenilerek İslam inancı haline getirilmektedir. Kur'an'ın yanlış olarak tanımladığı bu inançlardan birisi de, Yahudiler tarafından ortaya atılan cehennemden çıkış olduğu düşüncesi olup, bu düşünce onlardan ithal edilmek sureti ile biz Müslümanların inanç kurallarından birisi olarak kitaplarda yerini almıştır.

[003.023] Allah'ın kitabından kendilerine bir pay verilmiş olanları görmedin mi? Bunlar aralarında hüküm versin diye Allah'ın kitabına çağırılıyorlar, fakat sonra aralarından bir grup bu kitaba karşı çıkarak sırt çeviriyor.

[003.024] Bu, onların: «Bize ateş sadece sayılı birkaç gün değecektir» demelerindendir. Uydurup durdukları şeyler, onları dinlerinde aldatmıştır.

[003.025] Ya geleceğinden şüphe olmayan bri günde onları topladığımız ve kendilerine zulmedilmeden herkesin kazandığının tastamam ödendiği zaman halleri ne olacak?

Ayetlerin ilk hitap çevresi Medine'de bulunan Yahudiler olup, cehennemde belirli bir süre kalma inancına onların sahip olduğunu, bu konuda Bakara suresi içinde geçen ayetlerden de anlaşılacaktır ( Bakara s. 80-82). Fakat ateşin sayılı günler dokunacağı, biz Müslümanların inançlarına dahil edilmiş olup, konumuz bu ayetlerin bize bakan tarafını okumaya çalışmak olacaktır.

Yahudilerin böyle inanç ve düşünce ihdas etmelerinin arka planına baktığımızda, Allah'ın Günah olarak tanımladığı bazı amelleri işlemekteki arzularının onları böyle bir iddia içine  girmelerine sebep olduğunu görmekteyiz. Cehennem azabına inanmış olmaları, onların dünya hayatlarında bazı yanlışları yapmalarına engel olmakta, ve bu engelin bir şekilde aşılarak rahatlıkla bazı yanlışların işlenmesinin önünün açılması gerekmekteydi. Ateşin sayılı günler dokunacağı teorisi işte böyle bir düşüncenin ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır.

Cehennem, Allah (c.c) nin koymuş olduğu yasakların çiğnenmesi halinde kullarına vaat ettiği, ve bir çok ayetinde de Ebedi olduğunu vurguladığı bir yerdir. Allah (c.c) nin kullarına vaat ettiği ve ebedi olduğunu belirttiği bu yer, kullarının dünya hayatlarında yapabilecekleri muhtemel suçları terk etmesini sağlayan ve  caydırıcılık unsuru taşıyan bir mekandır.

Allah (c.c) nin cehennem cezası ile cezalandıracağını  vaat ettiği suçlardan bir tanesi, tarih boyunca elçileri aracılığı ile gönderdiği kitaplarda beyan ettiği yaşam sistemine uyulmamasıdır. Alllah (c.c) nin gönderdiği kitapların amacı insanların dünya hayatında doğru bir yolda yürümelerini sağlamak amaçlı olmasına rağmen, insanların büyük çoğunluğu bu kitabın gösterdiği yolda yürümeyi ya direk inkar etmişler, ya da dolaylı olarak inkar ederek kitabı arkaya atmaya çalışmışlardır.

İsrailoğulları kendilerine Allah'ın gösterdiği yolda yürümelerini emreden kitap ve elçileri devre dışı bırakarak, kendi yanlarından ürettikleri sistemleri hayata geçirmenin yanlışlığını bildikleri için, bu yanlışlarının kendilerine ahirette vereceği zararı bir şekilde en aza indirmek düşüncesi içinde, kendilerine sayılı günlerde ateş dokunacağını yani cehennemin geçici bir mekan olduğunu iddia ederek kendilerini bir şekilde aldatma yoluna gitmektedirler.

Direk inkar edenlerin büyük çoğunluğunun ahiret ve yeniden diriliş inancı olmadığı için, cehennem cezası onlar için hiç bir şey ifade etmemekte, fakat cehennem inancına sahip olanlar ve kendilerini kitabın sorumluluğundan kurtarmak isteyenler için iş değişmektedir. Aldatıcı dünya hayatının geçici nimetleri bir çok insanı çekmekte, fakat bu nimetlerden faydalanmak konusunda Allah (c.c) tarafından konulmuş kırmızı çizgiler mevcut olup, bu çizgiler aşıldığında bunun bir takım uhrevi karşılığı olduğu haber verilmektedir.

Cehennem inancı dünya hayatının nimetlerinden sınırsız bir şekilde faydalanmanın önünde en büyük teşkil ettiği için bu inanç bir şekilde bypass edilmeye çalışılmış, Ebedi olarak bildirilen bu cezanın Geçici olduğu düşüncesi ortaya atılmış, dünya hayatında her ne yapsanız dahi, yaptıklarınızın  belirli bir zaman cehennemde cezasını çektikten sonra cennete gitmenin garanti olduğu inancı ortaya atılarak cehennemin caydırıcılığı ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. 

Bu düşüncenin Kur'an'da İsraioğulları tarafından dile getirildiğini ve yine onların sahip olduğu bu düşüncenin şiddetli bir biçimde ret edildiğini görmemize rağmen, aynı düşüncenin biz Müslümanlar tarafından sahiplenilmiş olması, kitabın yasakları ile dünya hayatının geçici nimetleri arasında kalanlar için bir nevi can simidi olarak kullanılmasına sebep olmaktadır. 

İsrialoğulları ile Müslümanlar arasında ortak bağın beşer olmak olduğunu düşündüğümüzde, geçici dünya hayatının nimetlerinden Müslümanlarında faydalanma yoluna gitmek amacı ile Yahudilerden böyle bir düşünce ithal etmiş olmaları dikkat çekicidir.

Şöyle bir düşünelim; Allah (c.c) bizlere bir takım yasaklar  getiriyor, Bu yasaklarıma uymaz iseniz sizi ebedi olarak cehenneme atarım buyuruyor, bizler ise türlü kelime oyunları ile bunun böyle olamayacağını, olmaması gerektiğini iddia ederek bu yasağı bir şekilde delmeye çalışıyoruz. Cehennemde ebedi kalmanın olmadığına inananlar için artık bazı yasaklar çiğnenebilmekte, bazı günahlar rahatlıkla cehennemin geçici bir mekan olduğu düşünülerek işlenebilmektedir. Halbuki bu düşüncenin insanın kendisini aldatmasından başka bir şey olmadığının özellikle vurgulanmakta olduğuna ise hiç dikkat edilmemektedir.

İşin ilginç tarafı, Müslümanların da sahip çıktığı bu düşüncenin Kur'an tarafından da desteklenmiş olduğu iddiasıdır.

[019.071] İçinizden, oraya uğramayacak hiçbir kimse yoktur. Bu, Rabbin için kesinleşmiş bir hükümdür.

Meryem s. 71. ayeti, cehennemde belirli bir süre kaldıktan sonra çıkış olacağı dair getirilen bir ayet olarak, bir çok kimsenin dilinde dolaşmasına rağmen, bağlam ve bütünlük gözetilerek okunduğunda, ateşe bütün insanların değil Meryem s. 66. ayetinde "Ben öldüğümde mi diriltileceğim?" diyen, yani ölümden sonra dirilişi inkar eden kimselerin gireceği, kolaylıkla anlaşılacaktır.

Ateşin sayılı günler dokunacağı iddiası Yahudileri aldattı da Müslümanları aldatmadı mı?

Al-i İmran 2. 24. ayetinde geçen "Uydurup durdukları şeyler, onları dinlerinde aldatmıştır" cümlesi üzerinde durulması gereken bir cümledir. Aldatmıştır olarak meal verilen kelimenin Arapça orjinali olan Ğarra kelimesinin geçtiği ayetlere bakıldığında, bu kelimenin Şeytan ile iç içe girmiş bir anlama sahip olduğunu göreceklerdir (4.120- 6.112- 17.64).

Bu kelimeyi Şeytan ile ilgisini dikkate alarak okuduğumuz zaman, ateşin sayılı günler dokunacağı düşüncesi, Şeytan tarafından iğva edilen bir vesvese olarak karşımıza çıkacaktır.

Bu noktada, Günahkar Müslümanların işledikleri günahların cezası ahirette ne olacaktır? şeklinde bir soru sorulacaktır. 

Bir çok ayette Allah (c.c) nin kullarına zulmetmeyeceğini beyan edilmesi, bu konuda en doğru kararın verileceğinden herhangi bir şüphemiz olmaması gerektiğini göstermektedir. Ayrıca Kur'an içinde bu konuda herhangi bir bilgi olmaması, bize bu konuda yürüteceğimiz fikirlerin zan olmaktan öte geçemeyeceğini de göstermektedir. Biz cehennem konusundaki ayetlere baktığımızda, onun ebedi bir mekan olarak tavsif edilmesi üzerinden fikir yürütmek, ona göre tedbir almak zorunda olduğumuzu unutmamamız gerekmektedir. Allah (c.c) nin şirk dışında dilediği bütün günahları af edebileceğinin beyan etmiş olduğu da hatırdan çıkarılmamalıdır.

Sonuç olarak; Ateşin sayılı günler dokunacağı iddiası, Yahudilerden ithal edilerek İslam inancına sokulmuş, böylece cehennem azabının caydırıcılığı bir şekilde ortadan kaldırılma yoluna gidilmiştir. Cehennemin ebedi olarak bildirilmiş olması, caydırıcılık unsurunun ağır basmasına ve işlenebilecek olan günahlardan kaçınılması vesile olması gerekirken, onu geçici olduğu düşüncesi bazı günahları işleme konusunda cesaret vermektedir.

Cehennemin ebedi olduğu düşüncesinin bizleri günahlardan kaçınma noktasında daha dikkatli olmaya sevk etmesi gerekirken, cehennemin geçici olduğu düşüncesi, bazı günahlara kapı aralama konusunda Müslümanları cesaretlendirmektedir. Bugün dünya yüzünde yaşayan sadece Müslümanlar, gerçek olarak cehennem azabına inanmış olsalar ve cehennem korkusunu hayatlarına yansıtan bir yaşam sürmüş olsalar,  dünyanın en dürüst bir toplumu olarak bütün insanlara karşı olan örneklik vazifelerini de yerine getirmiş olacaklardır.

                                              EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.

4 Ekim 2011 Salı

Meryem s. 71. Ayeti: Cehenneme Giriş ve Oradan Çıkış Olacak mı ?

Kur'anı kerimi doğru anlamak için gerekli olan en önemli olan hususlardan biri olan , konu bütünlüğü (siyak sibak) veya kur'an bütünlüğü gözetilmeden yapılan bir anlama çalışması bizlere o konu hakkında doğru bir bilgi vermez.

Kur'an bütünlüğü gözetilmeden anlaşılmaya çalışılan bazı ayetler günümüze kadar gelen ihtilaflı konuların kaynağını oluşturmuştur. Ayetlerin bağlamından kopuk olarak okunması ve bu kopuk okuma neticesinde oluşturulan  anlayışlardan biriside Meryem suresi 71. ayeti ile ilgilidir. Önce sadece Meryem suresi 71. ayetinin mealini vererek sonrada bu ayet üzerinde oluşturulan anlayışı ve bu oluşturulan anlayışın ne derece doğru olduğunu görelim. 


71- Sizden ona uğramayacak hiç kimse yoktur. Bu, Rabbinin kesin olarak üzerine aldığı bir karardır.  


Bu ayet bağlamından kopuk okunduğu zaman "sizden " kelimesinin kapsadığı mana olarak müminler ve kafirlerin hepsi birlikte cehenneme uğramaları  ve daha sonra cehennemden müminlerin çıkarılacakları anlaşılmıştır.Gördüğümüz meallerde genellikle "uğramayacak", "girmeyecek". "gitmeyecek" şeklinde bazı farkılıklar olmasına rağmen meallerde ki ağırlıklı anlam" sizden ona uğramayacak hiç kimse yoktur" şeklindedir. Ayetten çıkarılan ağırlıklı anlayış, mümin olsun kafir olsun herkes cehenneme uğrayacaktır ancak müminler sonra oradan kurtulacak şeklindedir. Burada ayette geçen "variduha"(uğramayacak) şeklinde anlam verilen kelimenin kur'andaki diğer ayetlerde geçişlerine ve orada verilen anlamlarına baktığımız zaman 71. ayet ile aynı paralelde anlam verilmediğini görüyoruz.  


Sözlük anlamı "suya yönelmek " olan bu kelimenin hakiki anlamı ile kullanıldığı ayetler mevcuttur. Biz konumuz ile ilgili ayetler ve onlara verilen anlamlar üzerinde durmak istiyoruz.Enbiya suresi 97-99. ayetlerinin meali şu şekildedir. 

"97- Gerçek olan va'd yaklaşmıştır, işte o zaman, inkar edenlerin gözleri yuvalarından fırlayacak: "Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır, bizler zalim kimselerdik" (diyecekler).
98- Gerçekten siz de, Allah'ın dışında taptıklarınız da cehennemin odunusunuz, siz ona varacaksınız.
99- Eğer onlar (gerçek) ilahlar olsalardı, ona girmeyeceklerdi. Oysa onların tümü içinde temelli kalıcıdırlar."

99. ayetin mealindeki " girmeyeceklerdi" kelimesinin Arapça metni "vereduha" şeklindedir.Gördüğümüz hiç bir mealde Meryem s. 71. ayetine verildiği şekli ile "uğramayacaklardı" şeklinde bir anlam verilmemiştir. Yine Hud suresi. 98. ayetinde firavunla ilgili olarak " O, kıyamet günü halkının önüne düşecek, onları ateşe götürecektir. Vardıkları o yer ne fena bir yerdir!" yine bu ayettede "götürecektir" şeklinde meallendirilen kelimenin arapça metni "fe evredehum" dur yine ayetteki "vardıkları yer" olarak meallendirilen kelimenin arapça metni "elvirdü"şeklindedir


Enbiya suresi 98. ayetinde " Siz ve Allah'tan başka taptıklarınız, cehennemin yakıtısınız; oraya gireceksiniz" mealindeki ayette de "gireceksiniz" şeklindeki mealin Arapça metni "varidune" dir. Aynı kökten türeyen kelimelerin kullanıldığı ayetlerde Meryem suresi 71. ayeti hariç hepsinde "gireceksiniz" şeklinde meal verilen bu kelimeye Meryem s. 71. ayetinde ağırlıklı olarak ( bütün mealleri kastetmiyoruz) "uğramak" şeklinde bir meal verilmesi akidevi bir konu, olan günahkar Müslümanların , günahlarının cezasının çektikten sonra cennete gitmeleri ile ilişkilendirilmektedir. Biz bu konuya burada girmek istemiyoruz. Ancak günahkar Müslümanların cehenneme girip girmeme meselesi Meryem suresi 71. ayeti ile bir bağlantı kurarak delil getirmenin pek doğru olmadığını düşünüyoruz.

Dolayısı ile diğer ayetlerde verilen "girmeyecek" anlamının 71. ayete de verilmesi gerekmektedir."Uğramak" şeklinde verilen meallerin hatalı olduğunu düşünmekteyiz. Şimdi konu ile ilgili ayeti anlamak için ayetlerin konu bütünlüğü içinde meallerini vererek anlamaya çalışalım. 


66- İnsan demektedir ki: "Ben öldükten sonra mı, gerçekten diri olarak çıkarılacağım?"
67- İnsan önceden, hiçbir şey değilken, gerçekten Bizim onu yaratmış bulunduğumuzu (hiç) düşünmüyor mu?
68- Andolsun Rabbine, Biz onları da, şeytanları da mutlaka haşredeceğiz, sonra onları cehennemin çevresinde diz üstü çökmüş olarak hazır bulunduracağız.
69- Sonra, her bir gruptan Rahman (olan Allah)a karşı azgınlık göstermek bakımından en şiddetli olanını ayıracağız.
70- Sonra Biz ona (cehenneme) girmeye kimlerin en çok uygun olduğunu daha iyi biliriz.
71- Sizden ona girmeyecek hiç kimse yoktur. Bu, Rabbinin kesin olarak üzerine aldığı bir karardır.
72- Sonra, takva sahiplerini kurtarırız ve zulmedenleri diz üstü çökmüş olarak bırakıveririz.
73- Onlara apaçık ayetlerimiz okunduğunda, o inkar edenler, iman edenlere derler ki: "İki gruptan hangisi, makam bakımından daha iyi, topluluk bakımından daha güzeldir?"
74- Onlardan önce nice insan- nesillerini yıkıma uğrattık, onlar mal (giyim, kuşam ve tefriş) bakımından da, gösteriş bakımından da daha güzeldiler.
75- De ki: "Kim sapıklık içindeyse, Rahman (olan Allah), ona süre tanıdıkça tanır; kendilerine va'dedileni -ya azabı veya kıyamet saatini- gördükleri zaman artık kimin yeri (makam, mevki) daha kötü, kimin eyaaskeri- gücü daha zayıfmış, öğreneceklerdir.
76- Allah, hidayet bulanlara hidayeti arttırır. Sürekli olan salih davranışlar, Rabbinin Katında sevap bakımından daha hayırlı, varılacak sonuç bakımından da daha hayırlıdır.

66. ayete baktığımız zaman yeniden dirilişi inkar eden birisinin sözlerini görmekteyiz. Konu bu inkarcı tipler ve ahiretteki cezaları ile ilgili olup 71. ayetteki "sizden " kelimesinin kapsadığı kısım müminler ile alakalı olmayıp yeniden dirilişi inkar edenler ile ilgilidir. Alaka kurmamız gereken kısım yeniden dirilişi inkar eden kafirlerin cehennemdeki halleri ve hayatta olan inkarcılara hitaben " sizden oraya girmeyecek yoktur" denmektedir. 72. ayetteki "sonra takva sahiplerini kurtarırız" sözü, sanki onları cehenneme atılmış ta sonradan çıkarılmış gibi bir yanlış anlamaya sebebiyet verilmiştir. Kur'anın hiç bir yerinde takva sahiplerinin cehenneme atılacakları ve sonradan çıkarılacaklarına dair bir bilgi yoktur. Aksine takva sahiplerinin yerlerinin cennet olduğu bilgisi vardır. 

 [044.056]  İlk tattıkları ölüm dışında, orada artık ölüm tatmazlar. Ve Allah onları cehennem azabından korumuştur (sürekli hayata kavuşmuşlardır).

 [052.018]  Rablerinin kendilerine verdiği ile sefa sürmektedirler. Rableri onları, cehennem azabından korumuştur.

 Duhan suresi 56. ve Tur suresi 18. Ayetlerine baktığımızda , takva sahiplerinin Cehennem azabından korunduğundan bahsedilmektedir , "Vaqahum" (korumuştur) olarak geçen kelimenin anlamı "Bir nesneyi kendisine eza ve zarar verecek şeylerden korumak" olup konumuz olan Ayette geçen "Müttaki" kelimesi de bu kökten türemiştir. 

Şimdi soruyoruz ; Allah (c.c) "Müttaki" olarak nitelendirdiği kullarını Kitabının bir yerinde Cehennem azabından koruyacağından bahsederken , bir başka yerinde yine "Müttaki olarak nitelendirdiği kullarını Cehennem azabına attıktan sonra çıkarmaktan bahsedermi? . Böyle bir düşünce Kitabı bütünlüğü içinde okumamaktan kaynaklanmakta olup bilmeden Allahın Kitabını çelişkili bir Kitap haline düşürmekten başka bir işe yaramaz.

 [003.015]- De ki: Size bunlardan daha iyisini bildireyim şi? Takvâ sahipleri için Rableri yanında, içinden ırmaklar akan, ebediyyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve (hepsinin üstünde) Allah'ın hoşnutluğu vardır. Allah kullarını çok iyi görür.
[013.035] - Takvâ sahiplerine vâdolunan cennetin özelliği (şudur): Onun zemininden ırmaklar akar. Yemişleri ve gölgesi süreklidir. İşte bu, (kötülüklerden) sakınanların (mutlu) sonudur. Kâfirlerin sonu ise ateştir
[039.020]- Fakat Rablerinden sakınanlara, üstüste yapılmış, altlarından ırmaklar akan köşkler vardır. Bu, Allah'ın verdiği sözdür. Allah, verdiği sözden caymaz.
[039.061]- Allah, Kendisine karşı gelmekten sakınan takvâ ehlini ise, iman ve takvâları sayesinde, o cehennemden kurtarıp muratlarına kavuşturur. Onlara hiçbir fenalık dokunmaz. Onlar asla üzülmezler de.

Sonuç olarak, Meryem suresi 71. ayeti örneğinde gördüğümüz gibi ,kur'an bütünlüğü veya siyak sibak gözetilmeden yapılan bir okuma bir ayeti yanlış anlamaya sebebiyet vermektedir. Kur'anın hiç bir yerinde günahkar Müslümanların günahlarını çektikten sonra cennete gireceği bu ayet üzerinden delillendirilmeye çalışılsa dahi ayetlerin anlamları ve kur'an bütünlüğündeki ayetler bizlere Meryem s. 71 ayetinden böyle bir çıkarım yapmaya izin vermemektedir.

                        EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.