178- etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
178- etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Haziran 2017 Salı

Bakara s. 178-179. Ayetleri: Cinayet Suçuna Karşı Caydırıcı Bir Ceza Olarak Kısas

İnsanların birbirlerine karşı işlediği suçlarda en önemli nokta, işlenen suça verilecek olan cezanın caydırıcı olması ve toplum vicdanını rahatlatması olmalıdır. İşlenen suçlara karşı caydırıcı bir ceza öngörmeyen ve toplum vicdanını rahatlatmayan hukuk sistemlerinin bulunduğu  ülkelerde suç oranları artış göstererek, toplumda huzur kalmayacaktır.

Bir insanın yaşama hakkı onun en temel haklarından biri olup, bu hak meşru bir sebep olmadıkça onun elinden asla alınamaz.


[005.032] Bunun için İsrailoğullarına şöyle yazdık: «Kim bir kimseyi bir kimseye veya yeryüzünde bozgunculuğa karşılık olmadan öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu diriltirse (ölümden kurtarırsa) bütün insanları diriltmiş gibi olur». And olsun ki, onlara belgelerle peygamberlerimiz geldi, sonra buna rağmen, onların çoğu yeryüzünde taşkınlık edenler oldu.

[017.033] Haklı bir neden olmaksızın Allah'ın haram kıldığı bir kimseyi öldürmeyin. Kim mazlum olarak öldürülürse onun velisine yetki vermişizdir; o da öldürmede ölçüyü taşırmasın. Çünkü, o gerçekten yardım görmüştür.

[004.093] Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî olarak kalacağı cehennemdir. Allah ona gazab ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azab hazırlamıştır.

Nisa s. 93. ayetinde mümin bir kimsenin kasten öldürülmesi ile ilgili olan durumdan mümin olmayan bir kimsenin öldürülmesi istisna edilmiş olması anlamına gelmez. Mümin olsun olmasın, eğer bir kimse kasten suçsuz yere öldürülecek ise, katilinin ahiret cezası aynıdır. 

İslamın, insan hayatına verdiği değer sadece ahiret azabı tehdidi ile sınırlı olmayıp, suçsuz yere katledilen bir kimse için had yani dünyevi ceza da önermektedir. 

[002.178] Ey İnananlar! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı: Hür ile hür insan, köle ile köle ve kadın ile kadın. Öldüren, ölenin kardeşi tarafından bağışlanmışsa, kendisine örfe uymak ve bağışlayana güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbiniz'den bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra tecavüzde bulunana elem verici azab vardır.

[002.179] Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız.

Bakara s. 178. ayetinde cinayet suçuna nasıl bir ceza verilmesi gerektiği beyan edilmektedir. Hür ile hür, köle ile köle, kadın ile kadın ifadesi, cinayeti kim işledi ise onun kısas edilmesi gerektiğine dair bir beyan olup, kişinin zengin veya makam sahibi olması dahi onun kısas edilmesine engel olmaması gerektiği bu şekilde bildirilmektedir. 

Bakara s. 179. ayetinde ise, kısasta bizim için hayat olduğu söylenmekte, ve asıl önemli konu bu cümle içinde ifade edilmektedir. Maide s. 38. ayetine baktığımızda hırsızlık suçu için öngörülen cezada geçen Nekalen kelimesi işlenen suça verilmesi gereken cezanın mantığını da açıklamaktadır. 

Bir insanın yaşam hakkı onun en temel ve en kutsal hakkı olduğuna göre, bu hakkın bir başkası tarafından yok edilmesi de asla cezasız kalamaz. Hukuk sistemleri işlenen suça karşı verilecek cezayı, o suçun bir daha işlenmesine engel olmaya çalışmak, ve o suçu işleyebilecek olanların alacakları cezanın ağır olacağını bilmesi gerektiğini merkeze alarak belirlemedikleri sürece suç işleme oranı azalmayacak, aksine artacaktır. 


Yaşadığımız ülke boyutunda olaya baktığımızda, suç işleme oranlarının özellikle cinayet suçunun işlenme oranınında son yıllarda büyük bir artış olduğu gözlenmektedir. Televizyon haberlerinin büyük bir kısmı her akşam çeşitli nedenlerden ötürü öldürülen kimselerin haberlerin yaparak reyting elde etmeye çalışmakta, bu haberleri izleyenler ise, bu cinayetlerin bir şekilde son bulmasını istemektedir. 

Ülkemizde cinayet oranının büyük bir artış göstermesine sebep olan unsurlardan bir tanesi bu suça karşı verilen cezanın caydırıcı olmamasıdır. Cinayet işlemeyi kafasına koyan bir kimse Babalar gibi yatar çıkarım diyerek, cezasını çektikten sonra salıverileceğini bildiği için bu suçu işlemektedir. Eğer bu suça karşı kısas cezası uygulansa ve cinayet işlemeye azmeden kişi bunu bilse, acaba Babalar gibi kısas edilirim diyerek cinayet işlemeye cesaret edebilecek midir?.

Elbette hayır, işleyeceği suçun karşılığının kısas edilmek olduğunu bilen bir kimsenin cinayet işlemek konusunda daha temkinli olacağı kesindir. Kısas cezasında hayat olması, işlenen suça karşı verilen cezanın ağır olmasından dolayı, bu suça azmeden kişilerin azalacağı anlamına gelmektedir. 

Cinayet suçlarında kısas cezasının uygulanması, toplum vicdanının rahatlamasına sebep olması açısından da önemlidir. Özellikle genç kız ve çocuklara karşı işlenen tecavüz ve cinayetlerde bu suçu işleyen kimselerin hapis cezasına çarptırılması, suçu engelleyici olmaktan çıkmakta,ve toplum vicdanında büyük bir rahatsızlığa yol açmakta, bu suça verilmesi gereken kısas cezası maalesef hapishanedeki diğer mahkumlar tarafından yerine getirilmektedir. 

Avrupa birliğine girmek için hukuk sistemini Avrupa standartlarına göre ayarlayarak, ceza hukuku sisteminde mevcut olan idam cezasını kaldıran Türkiye de, bu cezanın kalkması ile artış gösteren cinayet olayları karşısında bu cezanın yeniden ceza hukuku sistemine konulması haklı olarak konuşulmaya ve istenmeye başlanmıştır. Yaşam ve kültür standartları Avrupa ülkeleri  ile eşit olmayan ülkemizde, komik sayılabilecek sebeplerden ötürü işlenen cinayetlerin her gün tv ve gazetelerde yer alması bu cezanın yeniden gündeme gelmesinin şart olduğunu göstermektedir.

Kısas cezasının uygulanması devletin görevi olması gerektiği de önemlidir. Herhangi bir yakını cinayete kurban giden kimsenin kısas uygulamasını kendisinin yapması onun meşru bir hakkı değildir. Yakınları cinayete kurban gidenlerin kısas hakkını kendilerinin uygulamaya kalkmaları ise toplumda daha büyük sıkıntıların doğmasına yol açacaktır. 

Bu noktada kendilerin İslami Örgüt olarak tanıtan bazı gurupların yapmış olduğu intihar eylemlerinin de başka bir cinayet türü olduğu bilinmelidir. İsimlerinin İslami olması, bu örgüt ve kişilerin yaptığı eylemleri hiç bir surette haklı göstermez. Dünyanın çeşitli yerlerinde sivil halkın arasına dalarak onları toplu şekilde katletmek asla İslam ile bağdaşmadığı gibi bu eylemleri yapanların katil olduğu gerçeğini değiştirmez.

Kur'an bir kimsenin yaşam hakkının elinden alınması için gerekli olan şartı, o kimsenin bir başkasının yaşama hakkını elinden anlamış olması şeklinde bir gerekçe ile beyan etmesine karşın, İslam adına ortaya çıkan kişi ve örgütlerin bu suçu işlememiş olan masum insanların yaşam haklarını ellerinden almaları asla kabul edilemez.

Kur'an tarafından öngörülen had cezalarının mantığında dikkat edilirse, o suçun işlenmesine karşı caydırıcı bir unsur olması yatmaktadır. Bu unsur Kur'an tarafından belirlenmeyen ve hukukçular tarafından belirlenecek olan diğer suçlara karşı verilecek olan cezaların da mantığını teşkil etmesi gerekmektedir.

Suçların engellenmesi için elbette sadece cezai müeyyideler konulması yeterli değildir. İnsanların birbirlerinin hak ve hukukuna saygılı biçimde yetiştirilmesi ve bu konularda eğitim ve destek verilmesi, suç işleme oranının daha aşağılara çekilmesine sebep olacaktır.

Sonuç olarak; İnsanların en temel haklarından biri olan yaşam hakkı, devletlerin korumak ile mükellef olduğu haklardan bir tanesidir. Bu hakkın korunması için konulacak olan cezanın caydırıcı ve ibretli olması ise büyük önem taşımaktadır. Cinayet suçuna verilecek olan cezanın caydırıcı ve ibretli olmaması neticesinde ortaya çıkan acı felaketler, ülkemiz boyutunda her gün bir çok yerde yaşanmaktadır. 

Kur'an, insanın yaşam hakkının son derece önemli olduğuna dikkat çekmiş, bu hakkın çiğnenmesi sonucunda ortaya çıkan durumun dünya ve ahiret cezası ile karşılık göreceğini bildirmiştir. Cinayet suçuna verilen hapis cezasının yetersiz olması, ülkemiz genelinde bu suçun artmasına sebep olmakta, toplum tarafından bu suça daha ağır bir ceza olan kısas cezasının getirilmesi istenmektedir. 

Başka ülkelerin kendi sosyoekonomik ve kültürel şartlarını dikkate alarak bazı suçlara getirdikleri cezaların aynısının bizim ülkemizde uygulanması, o ülkeler ile aynı sosyoekonomik ve kültürel şartlar sahip olmadığımız için bize uygun düşmemektedir. Özellikle cinayet suçlarına karşı verilen cezanın toplum vicdanını rahatlatmadığının dikkate alınarak bu suça kısas cezasının verilmesi, cinayet oranının düşmesine ve toplum vicdanının rahatlamasına sebep olacaktır. 

                                    EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.