56. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
56. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Eylül 2017 Çarşamba

Müddessir s. 56. Ayetinin Çevirileri Üzerine Bir Mülahaza

Kur'an ayetlerinin bütünlük gözetilmeden veya sahip olunan itikadi düşünceler doğrultusunda çevrilmesi veya yorumlanması neticesinde ortaya çıkan sorunlar, bazı art niyetli kimselerin elinde bir silah olarak kullanılmakta, Kur'an'ın çelişkili bir kitap olduğu yönündeki iddialara mesnet teşkil etmektedir. Bu tür iddialar ile karşılaşan bazı kimselerin kafaları karışmakta, Kur'an'da herhangi bir çelişki olmadığına inanmakla birlikte, ortaya atılan iddialara nasıl cevap verebilecekleri düşünmektedirler. 

Bu yazımızda, mevcut çevirilerini okuyan dikkatli bir Kur'an okuyucusunun, Bu çeviride bir problem var dedirteceğini düşündüğümüz Müddessir s. 56. ayetini ele almaya çalışacağız.

وَمَا يَذْكُرُونَ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُۜ هُوَ اَهْلُ التَّقْوٰى وَاَهْلُ الْمَغْفِرَةِ

Ayetin problem teşkil eden yönü, Ve ma yezkürune ille en yeşee Allahü  cümlesinin Allah dilemedikçe onlar öğüt ALAMAZLAR şeklinde yapılan çevirisindedir. Ayetin bu şekilde yapılan çevirilerini okuyan dikkatli ve Kur'an bütünlüğüne vakıf bir okuyucu, bu şekilde yapılan meallerde bir sorun olduğunu rahatlıkla görebilecektir şöyle ki;

Ayet içindeki ALAMAZLAR olarak çevirisi yapılan kelime, kulun iradesinin sanki Allah (c.c) tarafından ipotek altına alındığı, kulun serbest iradesini kullanması sanki Allah (c.c) tarafından engelleniyormuş gibi bir anlam ortaya çıkarmaktadır. Halbuki Allah (c.c) bütün kullarını iradelerini serbest biçimde kullanmaları yönünde serbest bırakmış, onlara gösterdiği 2 yolun hangisini seçerlerse seçsinler onlara bu seçimlerinde herhangi bir müdahalede bulunmayacağını beyan etmektedir.

Konuyu sure bütünlüğüne dikkat ederek okumaya çalıştığımızda 42. ve 48. ayetler arasında cehennem ehlinin ateşi hak etme sebepleri, kendileri konuşturularak anlatılmakta, 49. ayetten itibaren ise Mekke'li müşriklere geri dönülmektedir. 

[074.049] Öyleyken, bunlara ne oluyor ki öğütten yüz çeviriyorlar?
[074.050] Sanki ürkmüş yaban eşekleri,
[074.051] Arslandan korkup kaçan.
[074.052] Hayır; onlardan her biri, kendisine açılmış sahifelerin verilmesini ister.
[074.053] Hayır; daha doğrusu ahiretten korkmazlar.
[074.054] Gerçek (şu ki), o (Kur'an), elbette bir öğüttür.
[074.055] Dileyen ondan öğüt alır.

Surenin 49. ve 55. ayetler arasını okuduğumuzda, Mekke müşriklerinin kendilerine indirilmiş olan Kur'an'a iman etmeme noktasındaki kararlılıkları ve inatçılıkları dikkat çekmektedir. 55. ayette Dileyen ondan öğüt alır buyurulması, muhatapların inanmak veya inanmamak noktasında muhayyer olduklarını göstermektedir. Bu nedenle 56. ayetteki Ve ma yezkürune ille en yeşee Allahü cümlesine verilecek anlamın bu ayetlerle uyum arz etmesi gerekmektedir. 

[074.056] Allah dilemedikçe, onlar öğüt ALMAZLAR; takvanın sahibi (onu kabul etmeye ehli olan) O'dur, mağfiretin sahibi (bağışlamaya ehil olan da) O'dur.

Müddessir s. 56. ayetindeki Ve ma yezkürune ille en yeşee Allahü doğru çevirisi "Allah dilemedikçe onlar öğüt ALAMAZLAR" şeklinde değil, "Allah dilemedikçe öğüt ALMAZLAR" şeklinde olmalıdır.

Böyle bir anlam Mekke müşriklerinin Kur'an karşısındaki inatçı tavırlarına dikkat çekmekte, serbest iradeleri ile imanı seçmemekteki kararlılıklarını göstermektedir. Bu cümle Mekke'li müşriklerin inkarcı tavırlarının kırılmasının ancak onların Allah (c.c) tarafından imana zorlandığı takdirde mümkün olacağını bildirmektedir. 

Cümlenin yanlış olduğunu düşündüğümüz ALAMAZLAR kelimesi, kulun iradesine Allah tarafından ipotek konulmuş olması gibi bir anlamı çağrıştırırken, doğru olduğunu düşündüğümüz ALMAZLAR kelimesi, kulun iradesinin serbest bırakıldığını, iman etmemeyi serbest iradeleri ile seçtiklerini, onların iman etmemekteki inatlarının hür iradelerini kullanarak kırmalarının mümkün olmadığı beyan edilerek, bu inadın ancak onların iradelerine iman etmeleri noktasında konulacak bir ipotekle gerçekleşeceği bildirilmektedir. 

Tetkik etme imkanı bulduğumuz çevirilerin birçoğunda yanlış olduğunu düşündüğümüz ALAMAZLAR şeklinde çevirinin bulunması, Kur'an çevirilerinin dikkatsiz ve ön yargılı, başka çevirileri taklit eder biçimde çevrildiğini göstermektedir. Kur'an çevirisi yapmaya soyunan dikkatli ve Kur'an'a hakim bir çevirmen bu kelimenin çevirisine dikkat edilmesi gerektiğini, yapılacak bir hatanın doğurabileceği sonuçları dikkate alması gerektiğini bilmelidir.

                                           EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.