kim? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kim? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Temmuz 2017 Perşembe

Abese Suresindeki Ama'ya Sırtını Dönen Kişi Kim?

Abese suresinin ilk ayetleri gelen ama'ya sırtını dönen ve yüzünü ekşiten bir kimseden bahsetmektedir. Tefsirlere baktığımızda bu kimsenin Muhammed (a.s) olduğu yönünde genel bir kanı bulunmaktadır. Fakat bu kanının aksine olarak ortaya sürülen bazı fikirlerde, bu kimsenin Muhammed (a.s) değil, Mekke müşriklerinden olan Velid Bin Muğire olduğu iddia edilmektedir. 

Ama'ya karşı yanlış davranış sergileyen kişinin Muhammed (a.s) olduğu yönündeki fikirlerin, konu ile ilgili ayetlerin rivayetler doğrultusunda okunmasından dolayı ortaya atıldığı iddia edilerek, bu kimsenin Muhammed (a.s) olmadığı söylenmektedir. Yazımızda konu ile ilgili ayetleri ele almaya çalışarak, sırtını dönen ve yüzünü ekşiten kişinin kim olabileceği üzerinde düşünmeye çalışacağız.

عَبَسَ وَتَوَلَّىٰ
[080.001]  Yüzünü ekşitti ve ardını döndü.

أَنْ جَاءَهُ الْأَعْمَىٰ
[080.002] Kendisine a'ma geldi diye.

Konuyu hiç rivayetlere getirmeden ve isimlere takılmadan, sadece ayetlerin bize gösterdiği yol üzerinden gitmeye çalışarak baktığımızda, 1. ve 2. ayetlerde yanına bir ama (kör) gelmesinden dolayı yüzünü ekşiten bir arkasını dönen bir kimseden bahsedilmektedir.

وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّهُ يَزَّكَّىٰ
[080.003] Ne bileceksin sen belki o arınacak?

أَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنْفَعَهُ الذِّكْرَىٰ
[080.004]  Yahut öğüt alacaktı da bu, kendisine fayda verecekti.
  
3. ve 4. ayetler muhatap alınan kişiye gelen ama'nın durumundan bahsetmektedir. Burada muhatap alınan kişinin kim olduğunu gelecek olan ayetlerden öğreneceğimiz için, direk olarak Burada bahsedilen kişi şu dur demiyoruz.

أَمَّا مَنِ اسْتَغْنَىٰ
[080.005] Fakat istiğnâ edene gelince

فَأَنْتَ لَهُ تَصَدَّىٰ
[080.006] İşte sen, onda 'yankı uyandırmaya çalışıyorsun.

وَمَا عَلَيْكَ أَلَّا يَزَّكَّىٰ
[080.007] Onun arınmamasından sana ne?

Burada sahneye 3. bir kişi daha çıkmaktadır. Sahneyi görselleştirecek olursak sahnede 1- Ama olan bir kişi, 2- İstiğna eden bir kişi, 3- Müstağni kişide yankı uyandırmaya çalışan X kişisi olmak üzere 3 kişi bulunmaktadır. 3. kişiye X kişisi dememiz, bu şıktaki kişinin kim olduğunun kendiliğinden ortaya çıkacağı içindir.

وَأَمَّا مَنْ جَاءَكَ يَسْعَىٰ
[080.008] Fakat o kimse ki, sana koşarak geldi.

وَهُوَ يَخْشَىٰ
[080.009] Ki o, korkar durumdadır.

فَأَنْتَ عَنْهُ تَلَهَّىٰ
[080.010]  sen ondan tegafül ediyor (ona ilgi göstermiyor) sun.

Bu ayetlerdeki muhatabın kim olduğunu düşündüğümüzde sahnedeki 3 kişiden birisi olması gerekmektedir. Muhatabın koşarak gelen ama'nın olması mümkün değildir. Muhatabın müstağni kişinin de olması mümkün görünmediğine göre, geriye X kişisi kalmaktadır.

Buraya kadar olan ayetleri görselleştirerek anlatacak olursak;

Sahnede 3 kişi bulunmakta, bu 3 kişiden ama olan koşarak gelir fakat o anda X kişisi istiğna eden bir kişi ile uğraşmakta olduğu için, ama'ya sırtını çevirir yüzünü ekşitir. İlerleyen ayetler, X kişisine ama kişiye yaptığı bu muamelenin yanlış olduğunu ikaz etmektedir. Şimdi 100 kişiye X olarak belirttiğimiz kişinin kim olduğunu sorsak acaba ne cevap alabiliriz dersek, bu kişinin Muhammed (a.s) dan başkası olabileceğini söyleyecek kaç kişi çıkacaktır?.

Sonuç olarak; Ama kimseye sırtını dönen ve yüzünü ekşiten kimsenin Muhammed (a.s) olduğu net bir biçimde ortada iken, çeşitli saiklerle bu kişinin başka bir kimse olduğunu iddia etmek, bizlerde mezhebi kaygıları Kur'an'a onaylatmak amacını taşıdığı zannını kuvvetlendirmektedir.

İmamların masumiyeti teorisine inanan Şia'nın bu ayetler hakkında farklı bir görüş serdederek, ama kişiye karşı yüzünü ekşiten kişinin Mekke müşriklerinden olan Velid Bin Muğire adlı kişi olduğunu iddia etmesi, imamların masumiyeti teorilerine bu ayetlerin gölge düşürmesinden dolayı, zorlama yollarla Muhammed (a.s) haricinde bir kimseye işaret ettiği yönündeki görüşlerine sebep olmuştur. Çünkü imamların masum olması öncelikle Muhammed (a.s) ın masum olmasını gerektirmektedir ki, elçisi masum olmayan bir dinin sonradan gelen imamları masum olabilsin.

İşin ilginç tarafı, bu görüşün Türkiye genelinde Kur'an merkezli düşündüğünü iddia eden Mustafa İslamoğlu, Mehmet Okuyan gibi isimler tarafından da savunulmasıdır.

                                 EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Hakka s. 40. ve Tekvir s. 19.Ayetlerindeki Kerim Elçi Kim?

Hakka suresi 40. ve tekvir suresi 19. ayetleri aynı ibarelerle "İNNEHU LEKAVLUN RESULİN  KERİM" mealen "MUHAKKAKKİ O KERİM BİR ELÇİNİN SÖZÜDÜR" şeklinde kur'anda yer almaktadır.Kur'an Allah azze ve cellenin   kelamı olduğuna göre bu ayetlerdeki kerim elçiler kimlerdir? sorusu karşımıza çıkmaktadır. Maalesef bugün karşımıza çıkan acı bir tablo bu ayetlerin siyak ve sibakına bakılmadan kur'anın muhammed as mın sözü veya cebrailin sözü olduğuna dair "kuran merkezli düşünce" adı altında geliştirlmeye çalışılmaktadır. Kur'anın Allah cc nin kelamı olduğu yolunda hiçbir müslümanın kuşkusu olmadığı halde ayetteki "resul" kavramının içeriğini kavrayamayan bazıları "kur'anın kaynağı sorunu" şeklinde   bir sorun  çıkarmaya çalışmaktadırlar.  Konu ile ilgili ayet mealleri şunlardır. Tekvir s ayet 15 ile 21 arası

15- Artık hayır; yemin ederim (gündüz) sinip (gece) dönen (gezegen)lere,
16- Bir akış içinde yerini alanlara;
17- Kararmaya ilk başladığı zaman, geceye andolsun,
18- Ve nefes almaya başladığı zaman, sabaha;
19- Şüphesiz o (Kur'an), üstün onur sahibi bir elçinin gerçekten (Allah'tan getirdiği) sözüdür;
20- (Bu elçi,) Bir güç sahibidir, arşın sahibi Katında şereflidir.
21- Ona itaat edilir, sonra güvenilirdir.
Hakka suresi 38 ile 48 ayet mealleri de şunlardır.
38- Hayır; gördüklerinize yemin ederim,
39- Görmediklerinize de.
40- Hiç şüphesiz o (Kur'an), şerefli bir elçinin kesin sözüdür.
41- O, bir şairin sözü değildir. Ne az inanıyorsunuz?
42- Bir kahinin de sözü değildir. Ne az öğüt alıp-düşünüyorsunuz?
43- Alemlerin Rabbinden bir indirilmedir.
44- Eğer o, Bize karşı bazı sözleri uydurup-söylemiş olsaydı.
45- Muhakkak onun sağ-elini (bütün güç ve kudretini) çekip-alıverirdik.
46- Sonra onun can damarını elbette keserdik.
47- O zaman, sizden hiç kimse araya girerek bunu kendisinden engelleyip-uzaklaştıramazdı.
48- Çünkü o (Kur'an, Allah'tan sakınan) muttakiler için bir öğüttür.
Birde Allah cc nin kullaryla iletşim nasıl kurduğunu şura s 51. ayetinin mealinden öğrenelim.
51- Kendisiyle Allah'ın konuşması, bir beşer için olacak (şey) değildir; ancak bir vahy ile ya da perde arkasından veya bir elçi gönderip Kendi izniyle dilediğine vahyetmesi (durumu) başka. Gerçekten O, Yüce olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.  

Konu ile ilgili olarak vakıa s 75 ile 81 ayetlerinin mealide şöyledir.  

75- Hayır, yıldızların yer (mevki)lerine yemin ederim.
76- Şüphesiz bu, eğer bilirseniz gerçekten büyük bir yemindir.
77- Elbette bu, bir Kur'an-ı Kerim'dir.
78- Saklanmış-korunmuş bir Kitap'ta (yazılı)dır.
79- Ona, temizlenip-arınmış olanlardan başkası dokunamaz.
80- Alemlerin Rabbinden indirilmedir.
81- Şimdi siz bu sözü mü hor görüp-küçümsüyorsunuz. 

Şura s 51. ayetinin mealinden anlaşılacağı üzere Allah cc yeryüzündeki kullarıyla 3 şekilde iletişim kuracağından bahsetmektedir. 3. şekil olan "bir elçi gönderip kendi izniyle dilediğine vahyetmesi" şeklinin kur'anın vahyedilme şekliyle ilşkisi bulunmaktadır. Yine mealini verdiğimiz vakıa suresinin ve buruc s. 22.  ayetlerinden anlaşılacağı üzere "levhi mahfuz"denilen  yani Allahın ilminde saklı olan bir kitaptan "mutahharun" diye vasfedilen meleklerden başkasının dokunamadığı ( buradaki dokunmaktan kasıt vahye cin veya şeytan gibi dışardan bir müdahelenin olmadığıdır) bir yerden alınan kur'an Allah cc nin yeryüzünde seçmiş olduğu Muhammed as a vahyedilmektedir.  "kerim" olarak vasıflandırdığı kitabını şura s 51. ayetinden anlaşıldığı üzere yeryüzündeki kullarına yine resulleri vasıtasıyla indirdiğini belirten rabbimiz bu " kerim " olan kitabını yine "kerim resulleri" vasıtasyla indirmiştir
Hakka s 40 ve tekvir s 19. daki "kerim resulun sözü " olma meselesinide "resul" kavramının açılmıyla izah edebiliriz. Resul kelimesi sözlükte haberci anlamına gelmektedir. ıstılah  anlamı oarak Allah cc nin,  vahyini iletmek amacıyla şeçtiği kullarına verilen isimdir.Bir kimsenin "resulluk" vasfını taşıması mesajını ilettiği kimsenin mesajına eksiltme  veya ilave etme yönünde herhangi bir müdahalede bulunma hakkını vermez. Kur'an bilindiği gibi sözlü olarak vahyedilmiş bir kitaptır. Ve kaynağı, hakka 43,fussilet 2,42 vakıa 80 , isra 106, taha 4 vb ayetlerdede belirtildiği üzere ALLAH cc dir. Kur'anın yeryüzündeki kullarına iletimini sağlayan iki tane resul vardır. birincisi nahl s. 102 ve şuara s. 93. ayetlrinde "ruhul emin ve ruhul kuds" olarak vasfedilen cebrail , ikinciside muhammed as.dır.Tekvir s. 19 . ayetteki "kerim resul" 20. ve 21. ayetleri vasıfları belirtilen cebraildir. Ancak hakka s.40. ayetindeki "kerim resul" bazıları tarafından buradada cebrail olarak anlaşılmaktadır. Burada cebrail dışında birinin sözü olarak anlaşıldığı takdirde kurana şüphe düşürme korkusuyla muhammed as olarak anlaşılmamasını bir samimiyet göstergesi olarak görsekte ayetlerin siyak ve sibakı maalesef hakka 40. daki "kerim resulu" cebrail olarak görmemize  engeldir. 

Hakka s. 40. ayettindeki "kerim resulu" muhammed as olarak anlamak için kur'an bütünlüğünden faydalanmak gerekmektedir. Hakka 41. ayetindeki" o bir şairin sözü değildir ne az inanıyorsunuz" mealindeki ayetten anlaşıldığına göre kur'anın şair sözü olmadığı belirtiliyor. Kur'anın diğer ayetlerine baktığımız zaman  muhammed as için şairlik şuçlaması yapıldığını görmekteyiz ".Onlar: «Hayır; bunlar karışık rüyalardır», «Hayır; onu uydurmuştur», «Hayır; o şairdir», «Haydi önceki peygamberler gibi o da bize bir mucize getirsin» dediler." enbiya s.5. ayet.   ,  " Yoksa senin için şöyle mi derler: «Şairdir, zamanın onun aleyhine dönmesini gözlüyoruz.»" tur s. 30 ayet ,  " Biz ona şiir öğretmedik, zaten ona gerekmezdi. Bu bir öğüt ve apaçık Kuran'dır" yasin s. 69. ayet  , " O şairlere gelince; onlara azgınlar uyar".şeklindeki ayetlerden gördüğümüz gibi müşriklerin  "obir şairdir" iddialarına karşı kur'anın şair sözü olmadığı belirtilmektedir. Tur s.29 ayetinde ise  "Öğüt ver; Rabbinin nimetiyle sen, ne kahinsin ne de delisin."buyurularak müşriklerin kahinlik iddiaları rededilmektedir. müşriklerinin kur'ana getirdikleri itirazlardan birisi ayetlerden gördüğümüz gibi onun şair ve kahin olduğu iddialarıdır.Hakka s. ayetlerinde ise müşriklerin şair ve kahin diye suçladıkları dolayısıyla kur'anında şair ve kahin sözü olma durumunda olduğu yolundaki müşrik iddiaları red edilerek " KUR'ANIN ALEMLERİN RABBİNDEN İNDİRİLMİŞ BİR KİTAP OLDUĞU VE MUHAMMED AS INDA NE ŞAİR NE DE KAHİN OLMADIĞI  BİLDİRİLMEKTEDİR.   

Sonuç olarak tekvir s. 19. ve hakka s. 40. ayetlerindeki "kerim elçiler" tekvir 19 da cebrail olarak, hakka s. 40 ayetinde ise muhammed as olarak anlaşılması gerekmektedir.Günümüzde "kur'an merkezli düşünce" iddasıyla yola çıkarak kur'an bütünlüğünü gözetmeden kur'anı anlamak durumunda olan bazı kişiler için tekvir 19. ve hakka 40. ayetindeki "kerim resul" her iki ayettede cebrail olarak anlaşılmaktadır(.Burada maalesef kur'an merkezli düşünce"  iddiasıyla yola çıkarak arabayı şarampole deviren bazı kimselerde cebrail yada vahiy meleği diye bir olguyu kabul etmemektedirler.Konumuz cebrailin var olup olmadığı meselesi olmadığı için bunu parantez içi bahsedip parantezi kapatalım.) Alemlerin rabbi olan ALLAH cc kullarına emir ve nehiylerini bildirmek  için indirdiği "kerim" kitabını yine "kerim" olan cebrail ve muhammed as elçiliği ile kullarına indirmiştir. Bu işlemlerde Allah cc nin vahyine ne cebrailin nede muhammed as ın sözü karışmıştır. KUR'ANI KERİM ALEMLERİN RABBİ OLAN ALAH CC DENYİNE KERİM ELÇİLER OLAN CEBRAİL VE MUHAMMED AS ELÇİLİĞİ İLE İNDİRİLMESİ SIRASINDA RESULLERİN, VAZİFELERİ GEREĞİ GETİRDİKLERİ MESAJI OLDUĞU GİBİ BİLDİRMEK DURUMUNDA OLMALARI HASEBİYLE ELİMİZDEKİ MESAJIN İÇERİĞİ ALLAH CC DEN İNDİRİLDİĞİ ŞEKLİ İLE ELİMİZDE MEVCUTUR. NE CEBRAİLE NEDE MUHAMMED AS A AİT OLAN BİR SÖZ İÇERMEMEKTEDİR. en doğrusunu Allah cc bilir.